Sansür ve Linç Kültürü İlişkisi

Dikkat ettiniz mi? Sansürün pervasızca hüküm sürdüğü toplumlarda hemen bir linç kültürü geliştiriliyor. Yani bir şeyleri sansürlemek yetmezmiş gibi o şeylere birilerinin saldırması sağlanıyor. Görmemiz istenmeyen şey önce bizden koparılıyor. Sonra da o şey parçalanarak imha ediliyor. Böylece sansürün ikinci ve asıl adımı yani sansürü meşrulaştırarak insana ait değerleri unutturma, toplum zihninden silme ve böylece dayatmacı zihniyetin ve tek tip yaşam tarzının temellerini atma işlemi gerçekleşmiş oluyor.


İşte bu süreci yaratan da sansür ve linç kültürü arasındaki güçlü bağ. Gelin dilerseniz aradaki bu kuvvetli ilişkiyi bulmaya çalışalım.


Gerçek şu ki linç kültürü aslında sansürün en büyük koruyucusudur. Çünkü sansür temelde iki şeyi amaçlar. Bunlardan biri insanın kendine ait değerlerinden uzaklaşarak kendine yabancılaşmasına neden olmaktır. Diğeri ise öteki kavramını adeta öcü gibi göstererek insanı, sadece kendi yaşam tarzının hüküm sürdüğü ve farklı hayatların ölüme mahkum olduğu bir dünyanın varlığına inandırmaktır. İşte sansür bu iki amacı gerçekleştirme noktasında doğrudan linç kültürüne başvurur. Linç kültürü ise bu noktada insanın kendi özgüvenini yitirmesine ve kendisini başkalarının koruması altında yaşamaya mecbur hissetmesine yardımcı olur. Yani insanları, kendi değerlerini tanımaktan uzak, gerçekleri göremeyen ve kendi başına karar veremeyen ihraç fazlası zombilere dönüştürür. 


Sansür ve linç kültürünün birlikte hareket ederek ulaşmak istedikleri yer hiç kuşkusuz özgürlük kavramının silindiği ve güçlünün kendi yaşam tarzını dayatarak bütün pişkinliğiyle yaşayacağı bir dünya oluşturmaktır. Bunun gerçekleşmesi ise insanın bir kum tanesinden daha değersiz hale gelmesinden başka bir şey değildir. 


Sonuç olarak sansür ve linç kültürünün amaçladığı her şey insanı yok etmeye yöneliktir. Buna dur demesi gerekenler ise kendi özünü ve yaşadığı toplumun ruhunu korumaya sevdalı insanlardan başkaları değildir. Günümüzde yaşanan örnekler bu yok oluşa dur deme gayreti içinde olanların başının çok ağrıdığını açıkça göstermektedir. Ancak yine de bu insanlar, insanlık onurunun kurtarılması adına, yedikleri küfürlerle doğru orantılı olarak gösterdikleri özveriyle takdiri sonuna kadar hak etmektedirler.